Hayvan Çiftliği



KİTAPLA İLGİLİ GENEL BİLGİ
Hayvan Çiftliği, George Orwell tarafından yazılmış, fabl tarzında bir siyasi romandır. Kitap ilk olarak 1945'te yayınlanmış olup, 1996'da Retro Hugo Ödülü'nü 1946 yılı için almıştır.
  Roman, Rusya'da gerçekleşen proleter devrimin ardından, bir diktatör parti-devletin ortaya çıkışını, ve yukarıcı Stalinist düşünceyi ağır bir biçimde eleştirmektedir. George Orwell, her türlü totaliter rejime karşıt bir sosyalist olduğundan –ki bunu diğer kitaplarından da anlayabiliyoruz- eleştirilerini, Dünya üzerinde kapitalizmin antitezinin hayata geçtiği SSCB’de devrim sonrası oluşan sosyal-faşist düzene dahi yöneltebilmiştir. Bir kara mizah örneği olan bu kitabın, Rusya’daki gerçekliği anlatmada yeri büyüktür.
  Hayvan çiftliği, II. Dünya Savaşı sırasında İngiltere tarafından sansüre uğramıştır.
  Ayrıca Pink Floyd, bu kitaptan esinlenerek “Animals” adlı albümünü çıkarmıştır.

Kitaptaki karakterlere bakarsak, en başta “Beylik Çiftlik” te devrimi ateşleyen Koca Reis, Vladimir Lenin’i temsil etmektedir. Bazı kaynaklarda Karl Marx da olabileceği geçiyor.
Napoleon, açıkça Stalin’dir. Koca Reis’in ölümünün ardından çiftliğin önderliğine geçen domuzdur. Zaman ilerledikçe köpekleri eğitir ve bir polis gücü oluşturur.

Snowball, Napoleon ile her konuda çelişen, en başta hayvanlara okuma yazma öğreten domuzdur. Bir değirmen yapılması taraftarıdır, ancak Napoleon buna karşı çıkar. Ancak Snowball’u çiftlikten kovduktan sonra yel değirmenin yapılmasını ister. Snowball, görüldüğü üzere Lev Troçki’dir.

Bay Jones, devrimden önceki son çarı, II. Nikolay'ı simgeler.

Bay Frederick, komşu çiftliğin sahibi, Hitler'dir ve Bay Pilkington,  Napoleon'un anlaştığı, Winston Churchill'i temsil etmektedir.

KİTABIN ANA KONUSU

Rus Devrimi

Bolşeviklerin büyük başarısı devrimin yapılışında değil, fakat onun yavaşlatılması ve komünist kanallara yönlendirilmesindedir... Bolşeviklerin hayrete düşüren becerikliliği ise, Rus kitlelerinin kaotik bir ütopyaya yönelik saf dürtüleri dizginleme başarısıdır.                                                         Paul Avrich

  Modern toplumsal devrimlerin hiçbiri Rusya'nınki kadar tam değildir. 1917-18'de, birkaç ay içinde sanayi işçilerinin, köylülerin ve askerlerin kitlesel ayaklanmalar, toprak sahibi ve kapitalist sınıfların dayandığı temelleri oydu ve çarlık rejiminin devlet aygıtının çözülmesiyle sonuçlandı.1 Örgütlü devrimcilerin, kendilerini eşitliğe ve proletaryanın yükselişine adamalarına rağmen, Rus Devrimi, zamanla sanayi yarışına girişmiş, bürokratik bir yapılanmayı yarattı.
 Menşevikler, Rusya’da henüz işçi sınıfının devrim yapacak olgunluğa erişmediğini savunuyorlardı. Onlara göre, işçi sınıfının gelişmesi için, bir burjuva demokratik devrimine ihtiyaç vardı. Bununla birlikte, sanayi gelişecek, işçi sınıfı güçlenecek, ardından devrim gerçekleşecekti.
1917’nin baharı ve yazı boyunca Rusya'da derinleşen kaosun ortasında sadece, partilerin en küçüğü ve en aşırısı olan Bolşevik Partisi artan taktik etkililiğini geliştirmek ve stratejik olarak konumlanmış halk desteğini kazanmak için başarılı manevralar yaptı.2 Sosyalist İhtilalciler çoğunlukta olmalarına rağmen, Bolşevik Partisi halk ile temaslarını sürdürüp, örgütsel tutarlılığını koruyordu. Lenin’in liderliğindeki Bolşevikler, bir burjuva devriminin gerekliliğini reddetmeseler de, burjuvalar tarafından yapılamayacağını savunuyorlardı. Onlara göre devrim, işçi ve köylünün önderliğinde gerçekleşecek, yine bunların ortaklığında bir hükümet kurulacak, ardından toprak sorunu, sendikal haklar, çalışma saatleri gibi sorunlar çözülecekti. 3 Ardından toprak sahibi olan köylüler küçük burjuva kimliğine bürünecekler, işçi sınıfı, -köylüye bile karşı olarak- sosyalist devrimi tamamlayacaktı.


  Troçki, 1905 devrimine kadar menşeviklerin safında iken, daha sonra düşüncelerini değiştirerek bolşeviklere katıldı. Ancak Lenin’den ayrılan yönleri de vardı.
  Ona göre, devrimin temel aktörü işçi sınıfı olmalıydı. Köylüler parti kurup bağımsız bir mücadele yürütemezlerdi.  Üstüne üstlük burjuvazi toprak sorununu çözemezdi.
   Ayrıca, devrim burjuva niteliğini taşıyamazdı. Tamamıyla sosyalist olmalı, sürekli hale gelmeliydi.4



1917’ye kadar çok da yaygın olmayan bu düşünceler, Lenin’in de benimsemesiyle iyice belirginleşti. Bir konuşmasında, geçici hükümetin hiçbir zaman desteklenmemesi gerektiğini, acilen sosyalizmin inşasının başlaması gerektiğini vurguladı.5  
  Yani, Sürekli Devrim, Rusya Sosyal Demokratik İşçi Partisinin resmi görüşü haline geldi.
Sürekli devrim, aşamalı devrime bir tepki olarak doğmuştur. Stalin ise, Lenin’in ölümünden sonra, “Tek Ülkede Sosyalizm” düşüncesini öne atmıştır. Bununla birlikte bütün dünyanın gücünü, Sovyetlerin üzerine çekmeye çalışıp, dünyada çeşitli ülkelerde yükselmekte olan proleter devrimci hareketlerinin enerjisini, “Tek Ülkede Sosyalizm” şiarıyla tüketmiştir. Sonuçta, Troçki’nin teorisi, olanları doğrulamıştır. Stalin’in tek ülkede sosyalizm çabası başarısız olmuş, dünyadaki kapitalist güçlerle sanayi ve silahlanma yarışı içerisine girerek, sosyalist amaçlardan tamamen uzaklaşmış, ülkede bürokratik diktatör bir parti-devleti oluşturmuştur.


1847-50 döneminde, Marx ve Engels, Fransa'da ve de Avrupa'da proletarya devriminin yakın bir zaman içinde olacağını düşünerek, Almanya'daki gecikmiş burjuva demokratik devrimine, proletaryanın önderlik etmesini savunuyorlardı. Bu dönemde Marx ve Engels, teorik ve pratik çalışmalarının çoğunu Almanya üzerinde yoğunlaştırmışlardı:
"Komünistler dikkatlerini en çok Almanya üstüne çeviriyorlar, çünkü bu ülke, Avrupa uygarlığının daha ileri şartlarında, XVII. yüzyılda ingiltere'de, XVIII. yüzyılda Fransa'da olandan çok daha gelişmiş bir proletarya ile yapılmak durumundaki bir burjuva devriminin eşiğindedir çünkü Almanya'daki burjuva devrimi, onun hemen ardından gelecek bir proletarya devriminin ilk adımı olacaktır". (Marx, Engels, Manifesto, s: 91)

Görüldüğü gibi, Marx ve Engels'in Almanya için öngördüğü devrim sürekli devrimdir ve bu sürekli devrim, aşamasız değil aşamalı devrim teorisidir. Burası son derece önemlidir. Lenin'in emperyalist dönemde hayata uyguladığı bu teoriyi, Troçkist sürekli devrim teorisinden ayıran temel özellik budur.
(…)
Marx ve Engels, 1850 sonbaharında yanılgılarını anladılar ve bu bunalımın devrevi bir bunalım olduğunu söylediler.
1905 Rus burjuva devrimi arifesinde Bolşevik devrim perspektifi işte buydu.

Bu perspektifin ayırt edici özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

1) Leninist kesintisiz devrim teorisi, kapitalizmin can çekişme döneminin devrim teorisidir. Bu teori, sadece kapitalizmin genel bunalımının başlangıcındaki Çarlık Rusyası için değil, bütün emperyalist-kapitalist gelişme sürecine girememiş, dolayısıyla sömürge ve yarı-sömürge olan ülkeler için de geçerlidir.

2) Leninist sürekli devrim teorisi, Marx'ın sürekli devrim teorisinden daha da ileride köylülerin devrimci potansiyelinin devrim doğrultusunda kanalize edilmesine dayanır. Bu teoriye göre, köylü ordusuna, emperyalist dönemde proletarya kumanda edebilir  ve devrimi kesintisiz kılmak isteyen proletaryanın görevi bu orduya kumanda etmektir.

3) Çarlık Rusyası gibi bir ülkede burjuva demokratik devriminin sosyalist devrime dönüştürülebilmesi için, iktidara geçmiş olan avrupa proletaryasının yardımı şarttır."

(Lenin sonradan bu 3. maddeyi terk eder.)6








1 Skocpol, Theda. Devletler ve Toplumsal Devrimler. İmge Kitabevi Yayınları, 2004, s. 385
2 Age, s. 396.
3 bkz: Rus Devriminde Menşevikler, Abraham Acher, Metis Yayınları
4 bkz: Lev Troçki, Sürekli Devrim
5 bkz: Nisan Tezleri, V. İ. Lenin, Eriş Yayınları
6  Çayan, Mahir. Kesintisiz  Devrim I, Sürekli Devrim ve Sürekli Buhran Teorisi








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder